Mutfaklarımızda hiç de hoş karşılanmayan gök ve Altın sineği bu türe girer. Bunların biçimi adi karasineğin biçiminde çok benzer. Sadece mikroskopla görülebilen bazı özellikleri farklıdır.Bu sinekler genellikle kara türden daha iri olur. Gölgelerinde madeni yeşil yada mavi bir pırıltı görünür. Leş sineği adı bu böceklere yumurtalarını etlere bıraktıkları için verilmiştir. Leşlerin içindede bu sineklerin larvaları yada kurtlarına rastlanır. Bu yüzden halk arasında gök et ve altın türleri Kurt diyede tanınır
Leş sineği çürümüş besinlerlerden çıkan sıvılar yada çiçeklerden emdiği bal özüyle beslenir. Bu sıvıların esnek bir boru yada hortumla emer. Bu hortumu sineğin ağız parçaları oluşturur. Her hortumun ucunda hem de ayaklarda tad organlarım vardır. Sinek yenecek bir maddenin üzerinde yürüdüğü zaman otomatik olarak besin alır. Deneyler sırasında leş sineği şeker eriyiği içirilmiş bir yastıkçığa usulca konulduğu zaman böceğin ayakları değer değmez hortumun açıldığı ve yiyecek için bir yoklamaya başladığı görülmüştür. Bir leş sineği besin bulduğu zaman daireler çizerek aranmaya başlar. Daha fazla besin buldukça dairelerde daralır. Bu içgüdülerini yol açtığı bir davranıştır. Böylece hayvanın besim depolarından en iyi şekilde yararlanmasını da sağlar. Besin az olduğu taktirde sinek daha geniş bir alanı araştırır. Ama iyi bir kaynak bulduğu zamanda beslenmek için orada kalır. Leş türünün hayat dönemi sineklerin çoğunun yaşayışına benzer. Dişisine yumurtalarını uygun bir resimin üzerine döker larva yada kurtlar bununla beslenir, sonradan pupa haline dönüşür.15 gün sonra ömürleri kısa olan erginler halinde ortaya çıkarlar. Leş sineğinin ilginç yönü türlerin hayat hikayelerinin değişik olması ve bazı cinslerin yumurtalarını acayip yerlere bırakmalarıdır.
Dışı sinek yumurtalarını leşin üstüne, yaralanma sonucu ortaya çıktığı bir yer, yada hayvanın göz çukurlarına, ağzına gövdesindeki diğer açıklıklarınlara bırakır. Koyun yetiştiren Çiftçiler, bazı türleri zararlı sayarlar. Çünkü bunlar yumurtalarını yaralar ve dişi koyunların çiftleşme organlarındaki açıklıklara bırakırlar. Ayrıca sinekler evler içinde çok zararlıdırlar. Mutfak yada Kiler'de vızıldıyarak dolaşan o tanıdık gök sineği , herhalde yumurtalarını bırakmak için et arayan bir dişidir. Bir Kilerin Serinliğini ve karanlığı diğer türleri engeller ama leş sineğini etkilemez . Bu sinek, hanımlarının aldığı bütün tedbirlere rağmen yine de etleri erişmeyi başarır. Bazen Leş sineği larva doğurur .yani yumurtlama bir sebeple mesela uygun yer bulunamaması yüzünden geciktirdiğin zaman, yumurtalar dişinin içinde kalır. Bunlar orada çatlarlar ve dişinden larva yada kurtlar halinde çıkarlar.
Normal olarak Yumurtalar bir gün sonra çatlar. Larvalar bir hafta sonra, boyları on sekiz milimi bulduğu zaman pupaya dönüşür.
Akrep iğnesi yüzünden kötü bir ün kazanmıştır. Bazı cinslerde akrebin zehri insanı öldürebilir. akrebin boyu altı mm 20 santime kadar değişir. 20 cm boyundaki yol akrebi Afrika'da bulunur. Akrebin vücudu parçalara ayrılmıştır. Bir çift güçlü çenesi yada bir İstakozunkine benzeyen keskin kıskaçları vardır. Göğüste dört parça görülür. Bunların alt yüzeylerinde yürümek için birer çift bacak bulunur. Karın altı parçadır. Burada uca doğru daralarak sivri bir iğne ile son bulur. Buradaki açıklığa nispeten büyük iki zehir bezi bağlıdır. 20 santimlik Afrika akrebin gibi türlerin iğnesi pek iridir ve zehirleride insanlar için tehlikeli olur .Birleşik devletler'de 40 tür akrep yaşar bunlardan sadece ikisinin yani beş ila 7,5 santim boyundaki heykel akreple gerts cinsinin zehiri insanları öldürebilir. 650 cins akrep dünyanın bütün sıcak bölgelerinde bulunur. Özellikle çöllerde çoktur.Ilık iklimlerde sayıları azalır Amerika'da İngiliz Kolombiyası ne kadar çıkan bölgede görülür. Güney Avrupa'da da yine akrep vardır. Akrep kolaylıkla uyum sağlayan ve şiddetli sıcağa dayanabilen bir hayvandır.Akrebin tehlikeli yanlarından biri insanların evlerinde yaşaması, yataklara eşyaların arasına halıların altına ve ayakkabıların içine girmesidir. Evlerde yaşamayanlar gündüzleri kütük ve kayaların altında yada kumların içinde çukurlarda gizlenirler. Akrep yalnız yaşar. Diğer akreplere karşı son derecede düşmanca davranır. Hatta dişiler çiftleşmeden sonra erkekleri yiyebilirler. Akrepler geceleri avlanırlar hemen hemen sadece böcekler ve örümceklerle beslenirler. Kurbanını iri kıskaçlarıyla yakalayarak parçalar ya da ezerek vücut sıvılarını çıkarır. Eğer kurban karşı koymaya kalkışırsa o zaman iğnesini kullanır. Karnını gövdesinin üzerinde ileriye doğru kaydırarak ucu zehirli iğneyi avına batırır. Ondan sonra kurbanını ağır ağır yer. Akrep bazen bir tek kanatlı böceği 1 saate yada daha uzun bir süre içerisinde yiyip bitirir. Akrep besin almadan uzun süre yaşayabilir. Hayvanın hiçbir zaman su bitmediğini ve gereken bütün nemi besininden yada çiğ tanelerinden aldığı söylenir. Bu doğru değildir. İnsanlar tarafından beslenen akrepler rahatlıkla su içer.Bir akrebe su vermenin normal yöntemi şudur :kafesin içine islak bir pamuk konur akrep su içmek için sık sık bu Pamuğa gider. Bazı akrep cinsleri cırlarlar.Yani kıskaçlı bacaklarının diplerinin ,birinci çift yürüme ayağının aşağısına sürerek şarkı söylerler. Bazılarında her kıskacın dibinde bir törpü yürüme ayaklarındada tuşlar vardır. Diğerlerinde ise tuşlar kıskaçlardadır. Akreplerin şarkı söylemelerinin nedeni çekirgelerinkine benzemez. Bu hayvanların şarkı söylemelerindeki amaç saldırı yada savunma konusunda uyarı mesajı vermektir. Saldıracağı zaman bacaklarını birbirinden uzaklaştırarak kıskaçlarını açar ve yukarı doğru tutar.Savunmaya geçtiği zaman ise kıskaçları aşağıdadır, başının önüne doğru getirir sadece yalancı akrepte aynı şekilde gelişmiş duyu ayakları yada kıskaçlar vardır. Akreplerde örümcekler gibi çiftleşmeden önce bir tür kur yaparlar. Genellikle dişi razıysa erkek önce onu kıskaçlarıyla tutar sonra karşısında geçebilmek için döner.
Fareler ve sıçanlar ,insanlar için zararlı hayvanlardır.insanların yerleşip barındıkları her yerde bulunurlar. Depo,ambar,mağaza,dükkan,lokanta,otel,hastane,ev,ahır,kümes gibi yerlerde ya tek tek yada topluca bulunurlar. Dünyada en az insan sayısı kadar fare ve sıçan vardır. Bunlar evcil hayvan degildirler.Ancak insanlarla aynı ortamı paylaşirlar.Onların gıdalarına ortak olurlar.Hayvan yemlerini de yerler.Hayvanlarla da gıda açısından ortaktırlar. Kuduz,veba,tifüs,tifo paratifo gibi hastalık mikroplarını taşırlar.Böylece insanlara ve hayvanlara hastalık bulaştırırlar. Salgın hastalıklar içinde veba en korkunç olanlarından birisidir. insanlık tarihinde derin acılar bırakmıştır Ayrıca gıda maddelerinde meydana getirdikleri zararlar ise bugün daha da önemlidir. Çiftliklerin ,depoların,fabrikaların,ambarların ve evlerin önemli konukçularındandır. Çok miktarda gıda maddesi tüketirler. Çiftliklerde ambarlanan ürünlere,tarlalarda yetiştirilen bitkilere zarar veririler. Besin maddelerini yemelerine ilaveten yediklerinin en az 10 katını da kemirerek insanların yararlanamayacağı hale getirirler. Bu şekilde de ekonomik yönden büyük kayıplara neden olurlar. Yemedikleri gıdaları pisletmek suretiyle dışkı ve sidikleri ile gıdaları kullanılmaz hale getirirler.
BESLENMELERİ:Fare ve sıçanlar hem et hem de ot yerler.Fakat tercih ettikleri gıdalarda vardır.Hemen hemen her şeyi yemekle birlikte başka tercih ettikleri gıdalarda vardır.Tohum,taze meyve ve sebze hububat,et ve et ürünleri,patates ve yumurtayı severler.Bunlar varken diğerlerini tercih etmezler.Ancak bunlar beslenme ortamında bulunmazsa ne bulurlarsa yerler.
YUVALANMALARI:Fare ve sıçanların en iyi yuvalandıkları yerler binaların bodrum katları,kapalı ve gizli kalmış köşeler,atılmış eşyaların arkası ve bazende agaçlardır.Yuvalarını yumuşak maddelerden yaparlar.Çul parçaları,saman,kağıt,ip,vs gibi.İnsanların ve diğer düşmanların ulaşamayacagı yerlerde gizlenirler.Tehlikeyi hissettikleri anda gizli yerlere kaçarlar.Toprakta açmiş oldukları oyuklar toprak yüzeyinin 54 cm ile 130 cm derinliğinde olduğu görülmektedir.
HAREKET VE FALİYETLERİ:Düz satıhlarda yukarıya dogru sekerek giderler sıçrayabilecekleri yerleri çok iyi bir şekilde ögrenmişlerdir.Dar yerlerden kolayca geçebilirler kuyrukarını kullanarak telefon teli gibi ince yerlerden rahatça geçebilirler.Boru kenarlarından yukarıya tırmanırlar çok iyi tırmanıcı,yüzücü ve koşuculardır.İlk baharda ve sonbaharda göç ederler ilkbahardaki göç binalardan açık sahalara çöplük yıkık köhne ve eski binalara doğru olur.Sonbahar göçü ise açik sahalardan parklardan bahçelerden binalara ve kapalı alanlara dogru olur.
ÜREMELERİ:Fareler çok hızlı ürerler tek bir çiftten oldukça büyük bir populasyon oluşabilir.3 aylık olana kadar üreyemezler çiftleşmenin ardından çok kısa bir hamilelik süresi geçirirler ve hemen dogum yaparlar.Yılın her ayında yavru vermeye uygundurlar.5-22 arasında yavru verebilirler yılda 2-5 arası dogum yaparlar.Buda demek oluyor ki bir fare bir yılda 10 ile 110 arasında yavru yapabilir.Tarla fareleri ise üreme konusunda en cömert olanlarıdır.300-400 yavru yaparak büyük zararlara yol açabilirler.Fare ve sıçanlar 3-5 yıl yaşarlar dişi farelerin hayatta kalma süresi erkek farelere göre daha uzundur.En önenli prodötorleri kediler,köpekler,tilkiler,gelincikler,şahinler,baykuşlar ve yılanlardır.Ancak günümüz kent yaşamında bu saymış oldugumuz hayvanlar şehir yapılanmalarında bulunmadıgından dolayı fareler bu boşluğu doldurarak günlük hayatımızın bir parçası olarak bizi rahatsız edebilir bu rahatsızlığı gidermenin tek formülü profosyonel bir haşere ve kemirgenle mücadele ekibidir.
Pest kontol böcek ilaçalama firması olarak vizyonumuz trakyadaki en geniş servis ağına ulaşarak yüzde yüz çözüm odaklı halk sağlığı hizmeti sunmaktır.Bunu başarmak için en iyi hizmeti ve garantiyi vermek hedefimizdir.Takım çalişması, sistemli hizmet,sürekli yenilenen eğitim ve profesyonel uygulamalarımız bize daha da güçlü mücadele programları yaratma fırsatı veriyor.Uygulamalarımızı sürekli yenilenen gelişen teknolojileri takip ederek,WHO,Gıda Kodeksi,HACCP ve sağlık bakanlığı mevzuatlarına uygun olarak kullanmaktayız.
Kalite Politikamız :